İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, "Dünya Anatomi Günü" başlıklı özel bir etkinlik düzenledi. Cevizlibağ Yerleşkesi Alev Ofluoğlu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşegül Topal Sarıkaya, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Sarıkaya, anatominin tarihine değinerek, "Bu özel gün, anatomi biliminin önemini vurgulamak ve insan vücudunun muazzam yapısına dair farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenmiştir. Bu bilgi hazinesine ulaşabilmek ve bu toplantılarla anatomi biliminin farkındalığını artırmak oldukça önemlidir," ifadelerini kullandı.
Ardından, Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Arı, "15 Ekim Dünya Anatomi Günü'nün Anlamı ve Önemi" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasında, anatomi eğitiminin geçmişten bugüne gelişimini ele aldı. "İnsan kadavra ve diseksiyon denildiğinde, dün ile bugünü karşılaştırmamız gerekir. 1960'ların başında Türkiye’de sadece üç tıp fakültesi vardı ve o dönemde anatomi eğitimimiz lokomotor sistemle 1. sınıfta başlıyordu. O zamanlar anatomi kitabı bulmak çok zordu; sahaflarda bulmaya çalışıyorduk. Bugün olduğu gibi renkli atlaslar ve resimli kitaplar yoktu," dedi.
Prof. Dr. Arı, o yıllarda diseksiyon eğitiminin zor şartlar altında gerçekleştiğini belirtti ve şu sözleri ekledi: "70x100 ebatlarında, yazısız, elle çizilmiş ‘planş’ adı verilen anatomi resimleri ile ders yapıyorduk. Diseksiyon sırasında eldiven ya da maske kullanma imkanımız yoktu, işlemler çıplak elle gerçekleştiriliyordu. O dönemde Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde hayatını kaybeden hastalar, gerekli dini vecibeler yerine getirildikten sonra kadavra olarak tıp fakültelerine bağışlanıyordu."
Günümüzde, devlet ve vakıf üniversitelerine bağlı 47 tıp fakültesi bulunduğunu belirten Prof. Dr. Arı, kadavra temininde yaşanan zorluklara dikkat çekti. "Tıp fakülteleri üniversitelerin bayrak gemisi olarak kabul edilse de, diseksiyon için kullanılan kadavra sayısı giderek azaldı. Yurt dışındaki vakıflar, vefat eden kişilerin cenazelerini ihraç ediyorlar, özellikle ABD bu konuda ön planda. Ancak kadavraları yüksek fiyatlarla satın almak zorundayız. Kadavra temini, geçmişten bugüne kronik bir sorun olarak devam ediyor ve bu sorunun tek çözümü ülkemizde kadavra bağışının artmasıdır," ifadelerini kullandı.
Etkinliğin diğer konuşmacılarından Prof. Dr. Mehmet Yıldırım ise "Ülkemizde Anatomi Eğitimi ve 40 Yıllık Deneyimlerim" başlıklı bir sunum yaptı. Yıldırım, eski Yunan tıbbı ve anatominin tarihsel sürecine değinerek, modern anatomi eğitiminin ülkemizdeki kurucularını anlattı. Kendi kariyerinden örneklerle anatomi eğitiminin gelişimine dair önemli bilgiler paylaştı. "Bilgisayar destekli modellerin gerçek kadavranın yerini alması mümkün değil. Ülkemizde kadavra temini konusunda ciddi güçlükler var," dedi.
Öğrenciler adına söz alan Gülse Kaya, "Öğrenci Gözüyle Kadavranın Anatomi Eğitimindeki Yeri ve Önemi" başlıklı bir sunum yaptı. Kaya, kadavrayla ilk karşılaşma deneyimini anlatarak, "İnsan bedeninin mükemmelliği ve karmaşıklığı beni büyüledi; doğru yerde olduğumu anladım. Kadavrayla ilk karşılaşma, bir hekim adayının asla unutamayacağı bir andır. Maket dersleri faydalı olsa da, kadavranın yerini tutamaz. Kadavralar, modellerdeki kadar net değildir, daha karmaşıktır," ifadelerini kullandı. Kaya, kadavranın tıp eğitimi için vazgeçilmez bir araç olduğunun altını çizdi.
Etkinlik çiçek takdimi ve fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.